29 Mart 2010 Pazartesi

MART KARASI, YAZ KARASI




Havalar ısınıp da güneş yüzünü göstermeye başlayınca, bakışlarını dikleştirince yeryüzünde yaşayan insanlar da bundan etkilenir. Derileri kararmaya, kurumaya, bir değişim geçirmeye başlar. Bu dönem tam da bahar ekinoksu, gündönümü, nevruz denilen Mart ayının sonlarına, belki de 21’ine denk gelir.

Tesadüf o ki, bu gün, yani diğer adıyla yeni gün, hemen her kültürde özel törenlerle kutlanır. Bu kutlama, yeni başlayan yılın, yaşamın coşkusunun, can’ın toprağa, havaya, suya düşmesinin, tabiatın yenilenmesinin kısacası doğadaki tekrarın kutlamasıdır. Aslında belki de Cemrelerin bittiği zaman başlayan baharın kutlaması. Ki bu zaman Mart ayının başına denk geliyor. Kutlama kendini hatırlatacak ya, bir süre üzerimizde taşıyacak bir şeye ihtiyaç duyarız. Malum insan hafızası zayıftır, sürekli yinelemek lazım.

Kazdağı Türkmen kadınlarının çok güzel adetleri var. Bu dönemde ortaya çıkan bedendeki bu değişikliklere “mart karası” diyorlar. Tenlerimiz hafif kararıyor, susuz kalıyor, kuruyor ya ondan olsa gerek.

Aslında hava biraz daha ısınacak olduğu için, dışarıda da daha çok vakit geçireceğimiz için bu kararma durumunun bir de “yaz karası” hali var. Tahminimce Yaz karası, Mart karasından daha şiddetli bir yanık hali. (Bu konudaki araştırmalarımız sürmekte)

Mart karası veya Yaz karasından korunmak için yapılan bir şey yok mu diye soruyor iseniz cevabım: elbette var! Ama bu sürülecek bir merhem, ya da yüksek faktörlü bir güneş kremi değil. İki renkten oluşan –çoğunlukla mavi ve beyaz- bir ipi Mart ayının başında kola takmak (ki bu mart karası için); ya da yine iki renkli bir ipten yapılmış ve püsküllü olduğu söylenen bir tutam ipi de giysinin gizli bir yerine asmak (bu da yaz karası için). Bu ipler Hıdrellez’e kadar, yani 6 Mayıs sabahı gündoğumuna kadar takılıyor. Sonra Hıdrellez sabahı Türkmen kadınları yüzlerini yıkadıkları serin sulara bırakıyorlar Mart ve Yaz karalarını…

Biz de geleneklerin araştırılacağı bir enstitü olacak olan Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi’nin açılışını böyle kutlu bir güne denk getirmiştik. 21 Mart’a. Orada Martkarası’nı dağıttık herkese hikayesini de anlatarak.

Bunun çok benzeri bir uygulamaya Bulgaristan’da da rastlanmakta Marteniçka adıyla. Marteniçka genelde kırmızı beyaz oluyor. Kırmızı ve beyaz renkler sağlık dileklerini temsil ediyor. Kırmızı kan, can, hayat; beyaz ise saflık. Döne döne birbirine dolanan kırmızı beyaz ipler, yaşamın ve ölümün ebedî döngüsünü, iyiliğin ve kötülüğün, mutluluğun ve hüznün yaşamdaki dengesini hatırlatıyor insanlara.

Not:
Marteniçka hakkında ayrıntılı bilgi için bir başka link:
Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi hakkında ayrıntılı bilgi için: www.camtepe.org

Teşekkür: Getirdiği Marteniçkalarla konuya ilgimi çektiği için arkadaşım Burcu Çelebi’ye; kolumda görüp “aaa Mart Karası mı taktın Güneşin Abla?” diyerek Marteniçka’nın Mart Karası olduğunu söylediği için Yeter’e; Mart Karası ve Yaz Karası hakkında bilgi veren Fatma abla’ya gönülden teşekkürler.

1 yorum:

  1. aaa, benim marteniçkam! bulgaristan'dan gelen orijinali. bizim yaptıklarımız daha güzel olmadı mı ama :)

    YanıtlaSil